ABD’de şirketler gönüllü tüketiciler sayesinde her an her yerde ürünlerini pazarlıyor, yeni müşterilere ulaşıyor. Hediye veya ücret karşılığı bir ürünü eşine dostuna övenlerin sayısı 1 milyonu geçti.
Son birkaç aydır kullandığım şampuanı, öğle yemeği sırasında sohbet ettiğim bir iş arkadaşım önerdi. Adını ilk kez duyduğum şampuan markasını denemeye karar verdim ve memnun kaldım. Soran olursa ben de tavsiye ediyorum. Arkadaşım söylemese almayı aklımdan geçirmeyeceğim bir marka.
WOMM'u WOMM olarak tarif ediyor, ama Türkçe'ye kulaktan kulağa pazarlama olarak çeviriyor. Buradan konuyla ilgili akademisyen/pratisyenlere sesleniyorum. Bu terimi Türkçe'ye öyle ya da böyle kazandırmamız gerek. Benim oyum ağızdan ağıza pazarlamadan yana. Niye mi?
- Word of mouth ağzı ve kelimeleri vurguluyor; yani konuşmayı, dinlemeyi değil.
- MediaCat'in 2006 sayılarından birinde (maalesef hangi sayıydı hatırlayamıyorum) Renan Tavukçuoğlu bu konuyu ele almış ve niye Türkçe olarak ağızdan ağızdan pazarlamayı önermişti. Sanırım bu yazıdaydı (tam referans veremediğim için üzgünüm, dergiyi bir türlü bulamıyorum, internetten de ulaşamadım, burada yazmıyorsa daha da kötü ya neyse), kulaktan kulağa laflar dönüp dolaşırken genelde çarpıtılır. Kısaca biraz negatif bir anlam içeriyor. Ağızdan ağıza daha pozitif.
Neyse, Hürriyet İK'da yazısını şöyle bitiriyor Arzu Hanım:
TÜRKİYE’DE UYGULANMIYOR
ABD’de hızla yapıyan kulaktan kulağa pazarlamayı tercih eden şirketlerden bazılarına Türkiye’de de bu yöntemi uygulayıp uygulamadıklarını sordum. Türkiye’de henüz uygulamadıklarını söylediler. Bu yöntemin Türkiye’de çok tutacağını düşünüyorum. Karşılık almadan kullandıkları ürünleri övmeye meraklı sayısı bu kadar çokken, bir de karşılığı olsa neler olur kim bilir.
Daha önce OHT Peptide-3 ve J Burger örneklerini vermiştim. Zamansızlıktan kaliteli vakit ayırıp uzun uzun yazamıyorum. Ancak, WOMMA'nın Word of Mouth 101: An Introduction to Word of Mouth Marketing adlı raporunda WOMM türleri tanımlanıyor. Bu tanımlamaya göre WOMM türlerinden ürün tohumlama (product seeding), viral pazarlama ve tavsiye programları (referral programs) Türkiye'de kesinlikle uygulandığını düşünüyorum.
Viral pazarlama için Can Turanlı (Farketing.com) ve Savaş Şakar'a bakabilirsiniz. Litespell'in bazı işleri de bence kesinlikle viral pazarlamaya hitap ediyor (hepsi değil!).
Ürün tohumlamaya en iyi örnek, alışveriş merkezleri, sinema gibi kalabalık yerlerde dağıtılan ürün numuneleri. Bu numunelerden herkes hayatında en az bir kere almıştır.
Tavsiye programı için de Pronet'i örnek verebilirim. Bizim evde var, bir arkadaşınız sizin adınızla üye olunca 1 aylık kirayı ödemiyorsunuz. Biz de ilk başta bu şekilde tavsiyeyle Pronet alarm sistemi taktırmıştık.
Diğer türler de şöyle:
- Buzz marketing
- Community marketing
- Grassroots marketing
- Evangelist marketing
- Influencer marketing
- Cause marketing
- Conversation creation
- Brand blogging
Bence hepsinin Türkiye'de örneği var. Düşününce siz de bulacaksınız.
1 yorum:
Keşke siz de blogun adını BenceWOMM alsaydınız.
Yorum Gönder